»Kullanıcı: »Åžifre: Beni hatırla?
Beles.Org / Sosyal / Hikayeler / Zavallı Çoban


Zavallı Çoban:




Yazdı:  06 Jun 2008 23:16
Bundan yıllarca önce, köyün birinde yetim bir çoban yaÅŸarmış. Anası, babası, kimi kimsesi yokmuÅŸ. Sabahları gün aÄŸarırken kalkar, ekmeÄŸini, soÄŸanını, peynirini,  kavalını  torbasına koyar, koyunlarını evinin yanındaki ağıldan çıkarır, eline sopasını alır,  köpeÄŸi KarabaÅŸÂ’ la birlikte erkenden yola çıkarmış. Çimenin, çayırın bol olduÄŸu yerlerde koyunları otlatır, öğle üzeri dere kenarında oturup yemeÄŸini  yedikten  sonra  kendi  yaptığı  kavalı  çalar,  türkü  çağırırmış. AkÅŸamüstü gün kararırken  koyunları  toplar,  evine  geri  dönermiÅŸ.  Bu  böyle haftalarca, aylarca sürmüş.

Bir gün sabah erkenden koyunlar önde, kendisi arkada giderken  yol  kenarında sırma  saplı,  altın  yaldızlı  bir  kaval  bulmuÅŸ.   Kavalı  yerden  almış,  öttürmüş,  sesi  pek  hoÅŸuna  gitmiÅŸ.                 
“ Bizim köyden kimsenin böyle kavalı yoktu. Herhalde yabancı birisi düşürmüş olacak, diye düşünmüş.   Kavalı ben buldum, benim oldu  “ demiÅŸ. Eski kavalı atmış, yeni kavalı çalmaya baÅŸlamış. Daha sonraki günlerde iÅŸleri  ters  gitmeye  baÅŸlamış.  Koyunlarını  hastalık  kırıp geçirmiÅŸ. Elli koyundan iki ay içinde beÅŸ koyun kalmış. Zavallı çoban  çok  sıkıntılı  günler geçirmeye baÅŸlamış. Koyun sütü içemez, peynir  yapıp yiyemez, soÄŸan bile alamaz  duruma gelmiÅŸ. EkmeÄŸe su katık eder olmuÅŸ. Bizim koyunlar da hastalanmasın diye komÅŸuları gelip gitmez olmuÅŸlar.

Bir gün  öğle vakti yemeÄŸini yedikten sonra sırma saplı, altın yaldızlı kavalı çalarken uykuya  dalmış. Saatler sonra  köpeÄŸi  Karabaşın  havlamasına  uyanmış. Bakmış  kalan  beÅŸ  koyunu kurtlar götürüyor. Sopasını kaptığı gibi kurtların peÅŸine düşmüş, yetiÅŸememiÅŸ. Yorgun  argın, üzgün, periÅŸan bir ÅŸekilde uyuyup kaldığı yere  dönmüş. BaÅŸlamış  dövünmeye,  söylenmeye:

“ Vah benim kara talihim, kötü kaderim, alınyazım. Ne  güzel  bir  sürü  koyunum  vardı.  Ne güzel geçinip gidiyordum. Hastalık aldı götür hepsini.Bari ÅŸu beÅŸ koyunu  kurtlar kapmasaydı.   
Kuru ekmeÄŸe de razıydımÂ…Vay benim yoksulluÄŸum, vay benim alınyazım..”  diye  dövünüp aÄŸlarken  aniden yan tarafında;

“ Zavallı Çoban  neden kadere bu kadar isyan edersin? Kader hep kederle gelir, bilmez misin? Yoksulluk alınyazısı deÄŸildir  “  diyen tatlı bir genç kızı  duymuÅŸ. Çok ÅŸaşırıp ayaÄŸa  kalkmış, etrafına bakınmış, kimseler yokmuÅŸ. “ Öyleyse bu ses nereden  geldi? “ diye düşünmüş. Yine aynı genç kız sesi: “ Zavallı Çoban, ben kavalın  içindeyim  ” demiÅŸ.  Bunun  üzerine  çoban:  “ Kavalın içinde misin?..Kaval konuÅŸur mu?..Hem oraya nasıl girdin?  ” diye sormuÅŸ.

Genç kız sesi:

“ Ben bu ülke padiÅŸahının kızı Prenses Nazlı’yım. Saray büyücüsü herkese kötülük yapmaya baÅŸladığı için  babam büyücüyü saraydan kovdu. Saray  dışında  gezintiye  çıktığım  bir  gün büyücü  intikam almak için  muhafızlarımı öldürüp beni kaçırdı. Kara ormandaki kulübesinde bana sihirli ÅŸerbetler içirtip büyü yaptıktan sonra  beni bu kavalın içine hapsetti. Sonra da “Bu  kavalı bulup çalanın iÅŸleri rast gitmesin, her ÅŸeyini kaybetsin  ” diye beddualar etti.Büyücünün  büyüyü her gün dua ederek aynı seviyede tutması gerekiyordu.Herhalde benim konuÅŸabilmem  büyücünün  son günlerde dua  etmeyi  unutmasından  meydana  geldi. Bu  büyücünün  büyük  iÅŸler  peÅŸinde  olduÄŸunu,  babamı  tahtından  indirip  yerine  geçtikten  sonra   komÅŸu  ülkelere saldırıp, savaÅŸ çıkarmayı planladığını gösteriyor. Åžimdi beni saraya götür..” 

Zavallı Çoban  kaval elinde, yanında köpeÄŸi KarabaÅŸÂ’ la  beraber   günlerce  yol  yürüdükten sonra  baÅŸkente  varmış. Tahta  bir  sandığın  içine  kavalı  koymuÅŸ.  Saraya  gitmiÅŸ.  Prenses Nazlı’ dan haber getirdiÄŸini söyleyince  padiÅŸahın huzuruna çıkarmışlar. Zavallı Çoban  tahta sandığı masanın üstüne koymuÅŸ. Sandıktaki kaval konuÅŸmaya baÅŸlamış: 

“ Baba, ben Prenses Nazlı’ yım. Saraydan kovduÄŸun büyücü beni kaçırdı, büyü yaptı ve beni   bu sandığın içindeki kavala hapsetti.  Kara ormandaki kulübesinde yaşıyor. Büyük kötülükler  planlıyor. Ancak büyücünün ölmesi beni eski halime döndürebilir. Bu sandığı odama çıkarın. Zavallı çoban büyü yüzünden çok sıkıntı çekti, her ÅŸeyini kaybetti.  Kendisini yedirin,  içirin, giydirin; iki kese de altın verin, rahat etmesini saÄŸlayın..”

PadiÅŸahın  ilk  ÅŸaÅŸkınlığı  geçtikten  sonra   komutanına  gerekli  emirleri  vermiÅŸ.  Komutan    askerlerle birlikte gidip  büyücüyü kara ormanda yakalayıp öldürmüş. Büyücünün ölmesi ile büyünün tılsımı bozulmuÅŸ. Büyü yeni dualarla beslenemediÄŸi için  Prenses Nazlı  birkaç gün sonra  altın yaldızlı kavalın içindeki hapis hayatından kurtulmuÅŸ. Eski  haline  dönmüş,  genç ve dünya güzeli bir kız olmuÅŸ. Zavallı  Çoban   sarayda  okuma-yazma  öğrenmiÅŸ,  bilgi  ve  becerisini  geliÅŸtirmiÅŸ.  Devlet yönetimi hakkında kitaplar okumuÅŸ, dersler almış. Sonraki yıllarda yaÅŸlı padiÅŸah vefat edince  Prenses Nazlı “ Kraliçe “ olmuÅŸ, Zavallı ÇobanÂ’ a  “ Vezir “ lik  rütbesi vermiÅŸ.  Vezirçoban, ülkenin ilerlemesine, yoksulluÄŸun azalmasına, insanların hakça ve mutlu olarak yaÅŸamalarına çalışmış.

Yazan:  Serdar  Yıldırım
Ana Sayfa